Suriye Muhalefeti Cenevre-2 Konusunda Bölündü

By Dr. Haytham Mouzahem
Kuseyr şehrinin Suriye ordusu ve Hizbullah tarafından ele geçirilmesi, temmuzda toplanması beklenen Cenvere-2 Barış Konferansı’n nasıl etkiler?

Şam’ın hareket tarzı, Kuseyr’de elde edilen askeri zaferle rejimin hem siyasi sahnede hem de savaş alanında özgüven kazandığına işaret ediyor. Ülke dışındaki muhalefet ise, Kuseyr’in devam eden mücadelede sadece bir aşama olduğuna inanıyor.
İsminin yazılmaması kaydıyla 7 Haziran’da Al-Monitor’a konuşan hükümet yanlısı bir milletvekili, Kuseyr çarpışmasının büyütülmesiyle Suriye hükümetinin hem askeri ve siyasi alanda hem de halk nezdine güçlü bir konum elde ettiğini, orduda da morallerin yükseldiğini kaydetti.
Bu zaferin verdiği özgüvenle rejim kendini daha güçlü hissedip Cenevre-2’de taviz vermekten kaçınır mı? Bu soruya karşılık aynı milletvekili, yönetimin ilgili şartları belirlediğini ve barış konferansından çıkacak kararların referanduma sunulacağını belirtti. Kaynak, rejimin ödün vermeyeceğini, binlerce “şehidin” kaybedildiği bir ortamda rejim destekçilerinin de buna müsaade etmeyeceğini ekledi.
Siyasi çözüm uzlaşma ve karşılıklı tavizler demek değil mi? Milletvekili bu soruyu şöyle yanıtladı: “Halk bu muhalifleri Şam’da görmeyi kabul etmez. Onlar da bunca Suriyelinin kanını döktükten sonra buraya gelmeye cesaret edemez. Ülke dışındaki muhalifleri “fırsatçı” olarak tanımlayan kaynak, eğer halk nezdinde itibar gördüklerine inanıyorlarsa bu kişilerin isyancıların Suriye içinde kontrol ettiği bölgelere gitmesi gerektiğini, şartlarını da barış konferansında dile getirmesi gerektiğini kaydetti. Kaynak ayrıca “Bunlar niye hiç seçim sandığından bahsetmiyor?” diye sordu.


Bu ağır açıklamalar Suriye’de rejim yanlılarının bakış açısını yansıtıyor olabilir, ancak rejimin kendisi ve Rus müttefikleri Cenevre-2 Konferansı’nı samimiyetle ele alıyor. Rus Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, 6 Haziran’da yaptığı açıklamada barış konferansında hükümeti temsil edecek heyete Suriye Dışişleri Bakanı Velid El Muallim’in başkanlık edeceğini belirtti.
Rus Dışişleri Bakan Yardımcısı Gennady Gatilov ise bir gün önce yaptığı açıklamada, Cenevre-2’nin önündeki en büyük engelin konferansa katılıp katılmama konusunda karar veremeyen muhalefet olduğunu söyledi. Gatilov şu ifadeleri kullandı: “Hükümetten farklı olarak muhalefet, böyle bir konferansa katılma konusunda bir ilke kararı vermiş değil. Diğer bir sorun ise muhalefetin kendisini temsil edecek heyetin ne şekilde oluşturulacağı konusunda hiçbir vizyona sahip olmaması.”
Diğer yandan, Suriye içindeki muhalefet olarak bilenen Demokratik Değişim İçin Ulusal Eşgüdüm Komitesi (UEK), Cenevre-2 Konferansı’na katılacağını bildirdi. Komite’nin yürütme bürosu sekreteri Reca El Nasır, Al-Monitor’a 7 Haziran’da verdiği telefon mülakatında “siyasi vizyon sahip oldukları için ve Suriye’de kimsenin askeri yoldan zafer kazanamayacağına inanmaları” nedeniyle konferansta yer alacaklarını açıkladı. Nasır, Cenevre-2’ye katılım konusunda tek bir şartlarının olduğunu, bunun da konferansın siyasi çözüm ve Cenevre-1’de belirlenen ilkeler temelinde toplanması olduğunu ekledi.
Kuseyr Savaşı’na da değinen Nasır şöyle konuştu: “Bu çarpışmalarda herkes kaybetti. Hangi taraftan olursa olsun kurbanların tümü Suriyeli olduğuna göre bu savaşın kazananı yok. Siyasi açıdan bakınca, taraflardan birinin bir muharebeyi kazanması savaştan muzaffer çıktığı anlamına gelmez. Bugün yapmamız gereken askeri zaferler peşinde koşmak değil, siyasi çözüm aramaktır. Bölgesel ve uluslararası dengeler, hiçbir tarafın nihai zafer kazanmasına izin vermeyecek.”
Nasır sözlerini şöyle sürdürdü: “Katı tutumlar siyasi akla egemen olacaksa siyasi yelpaze bundan mutlaka etkilenir. Siyasi çözümün Suriye’yi kurtarmak için şart olduğuna gerçekten inananlar, Cenevre-2 Konferansı’na mutlaka gitmelidir. Ancak bazıları için konferans sadece bir taktik veya askeri mücadelenin bir parçası ise, o zaman barış süreci kaçınılmaz olarak zarar görür.”
Dışarıdaki muhalefetin UEK’nin Suriye’de zayıf bir temsiliyete sahip olduğuna dair iddialarına karşılık Nasır şöyle konuştu: “Siyasi temsil gücünden bahsetmek şu aşamada doğru değil. Zira mesele şu anda siyasi güçlere odaklanmış değil. Önemli olan bu güçlerin siyasi bir çözüm bulabilmesidir. UEK tarihsel, özgün bir yapı. UEK, mevcut koşulların ortaya çıkardığı bir yapı değil, köklerimiz Suriye toplumunun derinliklerine kadar uzanmaktadır.”
Dışarıdaki muhalefeti temsil eden Suriye Ulusal Konseyi’ne (SUK) mensup bir kaynak ise Al-Monitor’a yaptığı açıklamada Cenevre-2’nin eylül ayına sarkacağını ve bu arada askeri dengenin değişebileceğini söyledi.
Kuseyr yenilgisinin muhalefeti zayıflatıp zayıflatmadığına ilişkin bir soruya karşılık aynı kaynak, yenilginin muhalefetin bölünmüşlüğünden kaynaklandığını ifade etti.
ABD ile Batı’yı yalan söylemekle ve muhalefet gruplarını silahlandırmamakla suçlayan SUK üyesi, bu durumun ABD ve İsrail’in savaşı daha da uzatarak Suriye ve Suriye ordusunu yok etmeyi hedeflediklerini ortaya koyduğunu iddia etti.
İronik bir şekilde aynı kaynak, Rusya’dan son haftalarda gelen açıklamalarda Suriye lideri Beşar Esad’ın anılmaması nedeniyle Rusya’nın söylem değiştirdiğine ve Esad başkanlığında bir hükümette ısrarcı olmayabileceğine inanıyor.
Moskova’nın ekonomik ve stratejik menfaat peşinde olduğunu ve Suriye’yi Ortadoğu’daki son tutunma noktası olarak gördüğünü belirten SUK mensubu, Rusya ile anlaşmanın bedelinin daha düşük olduğu erken aşamalarda bu ülkeyle anlaşmadıkları için pişmanlığını dile getirdi.
Aynı kaynak, İran’da yaklaşan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde eski cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi’ye benzer reformcu bir liderin seçilmesini ve bu liderin Suriye konusunda farklı bir tutum benimsemesini umduğunu belirtti.
Muhalefet içindeki bölünmüşlüğe de değinen SUK üyesi, ABD ve Suudi Arabistan’ı Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu’na kendi adamlarının atanması için baskı yapmakla suçladı. Bu iki ülkenin, bağımsız muhalif Mişel Kilo’yu desteklediğini söyleyen kaynak, Kilo’nun İslamcıları zayıflatacağını, Suriye halkı nezdinde de hiçbir nüfuzunun olmadığını iddia etti.
Burada Suudi El Hayat gazetesinin 8 Haziran’da yayımladığı bir haberi de hatırlamakta yarar var. Gazeteye konuşan kaynaklar, Kürt Yüksek Komitesi’nin de Cenvere-2’ye katılacağını, heyetin başında Kürt Demokratik Birlik Partisi lideri Salih Müslim’in olacağını belirtiyor. Aynı kaynaklara göre, Suriye muhalefeti heyeti iki kanattan oluşacak: Birincisi SUK’u temsil ederken diğeri UEK ve Kilo’nun Ulusal Demokratik Platform’unu temsil edecek.

Comments

Popular posts from this blog

مقامات الأنبياء والرسل في لبنان

أسباب الصراع بين المماليك والعثمانيين- مراجعة: د. هيثم مزاحم

آية الله الشيخ حسن رميتي: نؤيد التخصص في الدراسة الحوزوية